Bir "gölge" olarak yaşamayı tattığında, hiç'in bir anda nasıl da her olabildiğini anlayacaksın...

Saturday, October 22, 2016

Perfume Genius - Sister Song

Drive on, drive on
My special one
Don't you stop 'til you know you're gone
Your sister and me have a set of keys
Don't you worry your head 'bout a thing

Drive on, drive on
My special one
Don't you stop 'til you know you're gone

Drive on, drive on
My special one
Don't you stop 'til you know you're gone
Your sister and me will keep your place clean
so it shines when you finally come home

Drive on, drive on
My special one
Don't you stop 'til you know you're gone

Thursday, October 13, 2016

Neredesin be kadın...

Beni herkes duydu da; bi' tek sen dinledin be annanem...
Bir arkadaşımı gönderdim yanına.. Küçücük..
Buradayken bana yol gösteriyordun, orada da ona yol göster olur mu..
Hala iyi bir insan olmak için uğraşıyorum ben..
Uyandığımda yastığımın altında gofret parası var mı diye bakıyorum hala..
Tüm gün boyu yaramazlık yapmazsam ertesi sabah koyardın hatırlıyorsun değil mi?
Niye yok artık...
Ben mi unuttum iyi insan nasıl olunur
Yoksa gittin mi sahiden..
Kafamı da gömdüm seninle beraber ben..
Hiç iyi değilim annane... Hiç iyi değilim.......
Neredesin be kadın...
Neredesin...
Beni herkes duydu da; bi sen dinledin be annanem... Nerdesin..

Tuesday, October 4, 2016

Alın Beni Götünüze Sokun

Biraz rahat bıraksan ne kaybedersin...
Sınanan ben miyim lanet olsun!
Verdiğim sözlerin üstüne niye deneme sınavına sokulmuş gibi oluyorum!
Söz verilmiş ve tutmaya çalışan bir İT var...
İT gibi tutmaya çalışan biri...
Öyle bir haldeyken tutmaya çalıştığım halde neden o söz kırdırılmaya çalışılıyor...
HEPİNİZ ÇOK HAKLISINIZ AMINAKOYAYIM!!!
BU DÜNYADAKİ TEK HATA BENİM!
TEK HATA BEN'İM ve O HATA DA BENİM!..
alın beni götünüze sokun şimdi.

Gecene Gün Olacağım Kardeşim...













Uykularımla birlikte gittin lan...

Gün olana kadar uyumam bundan sonra...



Gecene gün olayım kardeşim...

Kimse sorgulayamaz seninle beni...

O nadir sahnelerde birbirimize baktığımızda yalnızca birbirimiz anlıyorduk birbirimizi...

Biliyorum...

Bugün dedenin evine gittik lan...

Bana doğruyu söyle...

Sen de o merdivenleri çıkarken apartmandaki garip çekici kokuyu düşünüyordun değil mi...

Sahi kaç sene çıktın o merdivenleri...

lanet mi okuyayım oğlum benim... söyle... kader deyip nasıl geçerim lan!

Yazdır beni de kapıya kardeşim.....

Merhaba Erdem The 27!

Kendimle en tanışık ve en barışık olduğum versiyonum sanırım.
Şu saatten sonra; seven sever, sevmeyen sevm... - aa sevmeyenler için yorum yapmaya bile gerek duymuyormuş artık!..
Eski bir Kızılderili şöyle demiş keza; "Eğer herkes seni seviyorsa; ya orada bir samimiyetsizlik vardır ya da sen kendine karşı samimiyetsizsindir." Düşündüm ve dedim ki; eski bir kızılderili ne kadar yanılabilir?¿

Saturday, October 1, 2016

The Who - They Are All in Love





Bugün geçmişe adandı... :)

Eski Bir Kızılderili Ne Kadar Yanılabilir Ki?¿

The Cinematic Orchestra - Arrival of the Birds çalar arka planda. Geçmişi silmek mi? Mümkün mü? Dinlenebilecek herhangi bir şarkıda mutlaka bir geçmiş vardır sanırım. Günümüzün dünyasında kaydadeğer bir şarkı yapılmadığını, tüm o "şarkıların" geçmişte yapıldığını da düşünürsek, geçmişi barındırmayacak yeni bir şarkı arayışı da gereksiz oluyor zaten:) Hem niye silmek ki geçmişi? İyisiyle, kötüsüyle, mezarlığıyla, nikah salonuyla, Sakarya Caddesindeki barlarıyla, Dikmen'deki eviyle... 4/4lük bir insan olmanın zorluğu (hatta yeni anladığım kadarıyla imkansızlığı) insanı hepten yoruyormuş. Bir yerden sonra; kesinlikle bir yerden sonra KESİNLİKLE anlıyorsun ki, herkes tarafından sevilemezsin, herkesi memnun edemezsin. Fakat huzurluyum! Kimseyi üzmemek için olmaya çalıştığın 4/4lük olma mücadelesini de kesinlikle bir başkasını mutlu edebilmek amacıyla bir başkası olmak ile karıştırmamak lazım. Yorucu olan kısmı, insanları üzmemek için atacağın her adımı, söyleyeceğin her kelimeyi defalarca düşünüp yapmak. Fakat huzurluyum! Kimse gitmedi, ben gittim... Herkesin bir gün gideceğini düşünüp üzülürken ben gittim. Bir şeyler geçmişte kaldı, zamanla iyice üstü toz kaplayacak; doğa ve zaman hepsinin üstesinden gelecek. Bir şeyler de şimdi'm ile birlikte yaşıyor. Kalabalık, alabalık gibi gerçekten; dönemsel, geçici, belirli bir zaman aralığı olan. 24'ümde öğrendim ben dostluğu, abiliği, kardeşliği... 23'ümde öğrendim ben aşkı, sevmeyi, sevilmeyi... Zor yoldan öğrenmedim çok şükür ki. Fakat sanırım zoru sevdiğimden olacak, kalkıp kendim zorlaştırdım hepsini. İnsan olduğumu unutmama az kalmış meğerse. Yalnız kalması gerek ruhun, yalnız kalabilmesi gerek ruhumun... Hatalar, hatalar... Evet, çok yaptım! Bana da çok yapıldı. Kimi yargılayabilirsin ki? Hatalar yaparak büyümeyecek miyiz? Affederek ve affedilerek rahatlamayacak mıyız? Hangi insan, bir başka insanı yargılayabilecek kadar masum ki? Eski bir kızılderili ne kadar yanılabilir ki? "İnsan, kendinden bilir her şeyi."
Önceden "her şey" kelimesinin bitişik yazıldığını sanardım. Öyle ki koskoca bir şarkı yapılıp her yere "herşey" diye sunmuşluğum var. Fakat zaman, bugünün zamanı ve bugün tereddüt dahi etmeden "her şey" kelimesini bu şekilde yazıyorum. İnsan, hata yapar. Hata yaparım. Hala daha o eski -herşey- o şekilde duruyor orada, düzeltmedim ve düzeltmeyeceğim. O hatayı hep orada görüp, hata yapabileceğimi, asla mükemmel olunamayacağını kendime hep hatırlatabilmek için. Fakat -her şey- yazılışını da hep görebileceğim bir yere koydum ki, aynı hatayı bir daha tekrarlamayayım.
Olan eski -herşey-e olmuş olabilir. Beni affet -herşey-. Fakat ben sana teşekkür ederim, bilemiyorum alt tarafı bir kurumun belirlediği kurallara uymak ne kadar anlamlı ve doğru bir şey fakat günümüz dünyasında eğer ayrı yazılması gerekiyor deniliyorsa, ben seni hatalı yazmışım, hatalı yaşamışım. Affet! Fakat ben sana teşekkür ederim, bana bir hatamı gösterdiğin için. Mükemmelliğe giden yolda bir adım daha atmak için değil de, bir hatam olduğunu ve en azından o hatayı bir daha tekrarlamayacak olmama sebep olduğun için.
Şimdi mi? Geçmiş demek biraz koyuyor ama baktığın zaman dün bile 'geçmiş'tir... Yine de söylemekte fayda var; geçmişimden memnunum. Enteresandır; geçmişte daha önceki geçmişimden pek memnun değildim. Şuan bir sonraki geçmişimden memnunken, bu geçmişim, önceki geçmişimi de içinde barındırdığı halde nasıl memnun olabiliyorum, bilmiyorum. Sanırım son geçmişim, bir önceki geçmişimden daha çok geçmiş barındırıyor olsa gerek. Ya da son geçmişimin üstünden de yeterince zaman geçtikten sonra bu geçmişimden de mi bu kadar memnun olmayacağım? Sanmıyorum, olacağım bence.
Her neyse. İnsanları mutlu etmek güzel. Benim için özel olan insanları bencil bir şekilde, benim mutlu edebildiğimi görmek güzel. Bazen o kadar sahipleniyorum ki o özel insanları, benden başkası mutlu etsin istemiyorum. Bu da benim bencillikten anlayışım. 23'ünde ve 24'ünde "gerçek" insanları görmeye başlayınca daha bir sıkı tutunuyorsun, daha bir sahipleniyorsun insanları. Mahalle arkadaşın, apartman arkadaşın, karşı komşunun oğlu-kızı, sınıfta sıra arkadaşın, hiçbiri olmamışsa, hep bir yerlerden götürülmek zorunda kalırsan, en sonunda ben şurada yaşıyorum diyip kendi ayaklarının üstünde durup da sonunda fırsatını bulup da birilerini eş, birilerini dost olarak görmeye başlamak hem zaman alıyor, hem de alıp kimsenin götüremeyeceği bir yere kapatmak istiyorsun onları. Kapatmak istiyorsun ki zarar görmesinler. O yaşa kadar onlar nasıl yaşayabilmişler diye hiç düşünmeden. İşte geçmişimin öğrettiklerinden birisi daha. Sıkarsan, patlatırsın. Patlattıklarımı görebildiğim bir yere koydum ki bir daha o kadar sıkmayayım. Mükemmelliğe giden yolda bir adım daha atmak için değil de, bir daha aynı hatayı yapmamak için. Bir daha o kadar sıkmamak için.
Kutsal Ruh'a çok şükür ki, bir şans daha yakaladım. Sevenimle, sevmeyenimle, sevdiklerimle, sevmedikler-(.... düşündüm fakat gerçekten sevmediğim yok sanırım ....) hepsiyle birlikte ve bu kutsal şansımla hayatıma devam ederken sanırım önceki geçmişimden -önceden- ne kadar uzaklaşmak istemişsem, bu geçmişime büyük bir şükranı borç biliyorum. Her şey için teşekkür ederim geçmişim. İçinde benim önceki geçmişimi de barındıran geçmişim... Benim güzel geçmişim. Seninle barışıyorum! Derler ya; affetmek büyüklüktür falan diye, alakası yok bence; affetmek gönül ve kafa rahatlığından başka bir şey değil. Neyin büyüklüğü şu zamanda? Tuvaletlerde bile sabit ücret var artık, eskiden büyük-küçük ayrımı yapılırdı. Bırak büyüğü-küçüğü de, kafan-gönlün rahat olsun. Seninle barışıyorum, benim güzel geçmişim! Hoşçakal.

Tuesday, June 21, 2016

İçten içe kırılmak 'ince' bir sestir,

Onu herkes duyamaz...

Ve bu yüzden bazen kimse

Yanında olamaz.

Tuesday, March 8, 2016

bitirdim
bir kenara bıraktım lavtayı
mor yoncalar arasında
salınıp duran gölgeler de,
şarkılar da,
bitecek yakında.
Bitirdim...
Bir kenara bıraktım lavtayı
çiy düşmüş çalılar arasında
seher vakti öten
ardıç kuşları gibiydim.
Şimdi sesi kısılmış,
yorgun bir bülbülüm.
Tükettim şarkıları,
dikkatle söyleyerek.
Bitirdim.

Saturday, March 5, 2016

Kivircik Gozyasi

Ben onun saclari kivircik sanirdim,
Megersem gozlerim yasli oldugundan bulanik goruyormusum...

Friday, February 19, 2016

Kaygusuz abdal - bundan sana ne

Âdemi balçıktan yoğurdun yaptın,
Yapıp da neylersin, bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihana
Salıp da neylersin bundan sana ne

Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eğlersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne

Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didara yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndür su ateşi bundan sana ne

Sefil düştüm bu alemde naçarım
Kıldan köprü yaratmışsın geçerim
Sol köprüden geçemezsem uçarım
Geçir kullarını bundan sana ne

Kaygusuz Abdal der cennet yarattın
Cehenneme nice kulları attın
Nicesin ateş-i aşk ile yaktın
Yakıp da neylersin bundan sana ne

Batuhan Dedde ~ hasat zamani

Bu kadar erken mi olacaktı hasatın, gözlerimle mi sulayacaktım seni
Ektiğimi değil hasreti biçtim, tattırma bana sensizlik şarabını
Ben senin için cennet şarabından geçtim..
Güneş olursun belki sonsuzluğuma açan
Bense kanadı kırık bir kuş, sana doğru bıkmadan uçan..
Hatıraları boynu bükük bıraktın hepsi anadan üryan..

Yapma bana bu hainliği, beni sensiz bırakma..
Boğma beni yalnızlığa, kırılan düşlerimle vurma sırtımdan..
Bak titriyor ellerim, dudaklarımda dudaklarının ıslaklığı hala
Yoktur tanrının bile hakkı gözlerim de ki seni almaya
Beni sensiz bırakmaya

Altın’dan topraktı sanki yer yüzü, ekinim.. Bir Azrail belasıdır ki sardı bütün hasadı.. şimdi bakıyorum da ne sarılığı kaldı, ne de toprağı.. sanki zindan bu yer-gök bana.. gülümsüyorum sana her sabah güneşin doğuşunda ve ellerini tutup ağlıyorum her akşam gün batımında.. geçer diyorlar ama yalan! Sadece alışıyor insan yokluğa.. ve sadece sürükleniyor büyük bir boşlukta oradan oraya.. gözyaşlarımı yüreğime akıtırken bekliyorum, tanrım! Daha ne kadar var vuslata…

Tut beni dusmeden, itme daha da ucuruma


Tuesday, February 16, 2016

Benci-l vs insancı-l

Hep benci-l olduk biz, insanci-l olamadigimizdan boyle aslinda
Ya da ne bileyim, neyse biletim de yok zaten
Kapandim kaldim icimde
Orada veya burada degil ha yanlis anlamayin
Gerci biseyin yanlis anlasilmasindan once anlasilmasi gerekiyor, hep burada kaybediyorum ben
Once bi' anlasilmayi beklesem de ondan sonra dogru veya yanlis anladiginizi dusunsem daha dogru olacak
Iyi de nedir ki bu anlamak?
Anlamak deyince ne giriyor, ne anlama geliyor bu anlamak?
Kim kimi tam olarak anlayabilir ki?
Empati bile yalan.
Derler ya hani mesela baba oldugunda anlayacaksin
O zaman niye bazi babalar dovuyor?
O zaman niye bazi babalar cikolata aliyor?
Hani baba olunca anlasiliyordu?
Demek ki ortada anlasilmasi gereken ortak bir sey yok
Zaten ortada bir anlam yok
Anlamindan yoksun bir anlamak kelimesidir dönüyor alt ve ust kapakciklari olan fakat asla kilitlenemeyen, agiz dedigimiz, her boku yemeye yarayan iletisim aracimiz.
Hayir efendim, anlam falan degil, beyin a*ciklanmasi yaratmak istedim.
Bencillikten!
Eger o adam yalnizca baba olmasaydi,
Eger o adamlar yalnizca babalar olmasaydilar
Insan da olabilseydiler,
Baba olmanin yalnizca bir cocugun ebeveyni olmak degil de,
Zamaninda ask ask diye pesinden kosturdugum kadinin da kocasi oldugunu da hatirlasa,
Ayni zamanda hala bir kadinin ve baska bir adamin da hala cocugu konumunda oldugunu hatirlayabilse...
Kisaca bir dunya insani, bir kuşak ortasi oldugunu hatirlasa,
Cok farkli olabilirdi belki de her sey.
Ya biraksana,
"Dur belki olabilir hala" diyorsun utanmadan,
Ulan devir olmus cep pazari,
Insanlar bazen bencil bile olmayi unutuyorlar, birak insancilligi,
Hiççil, saçmacıl, gereksizcil, manyakcil, delicil, boşcul, kapasitesizcil oluyor
Neyin imkanindan, olasiligindan bahsediyorsun?
Ben bile su an insancil degil, imkansizcil takiliyorum gormuyor musun?
Ama genel ruh halim bu degil kabul,
Ama insancil da degilim
Acilim ben, bayagi 112 acil.

Thursday, January 28, 2016

RearviewMirror

Finally the shades are raised
And I saw things so much clearer

Her intihar bir cinayettir

Ve artik tamamen kabugumdayim, kabugumun ta kendisiyim.
Sanal alemden ve sanalliktan defalarca uzakta.
Keske sadece ondan olsa...
Dostlarimdan, sevdiklerimden, ailemden de defalarca uzakta...
Her neyse..
Feysbuk yok, watsap yok, tivitir yok, yuutup yok...
Kafami mesgul edecek tek sey kafam kaldi...
Artik tam bir golgeyim, golgenin ta kendisiyim...
Su zamana kadar bir beden olarak golgede yasamaya calisirken,
Simdi ben bir golgeyim ve kimsenin varligimi farketmeden bende yasamasini izleyecegim...
Come, join the murder!
Come, join the suicide!
Her intihar bir cinayettir...
Kisi hicbir zaman kendisini oldurmez,
Kafasindakilerdir onu olduren...
Tanik mi?
Gozlerine sorun!
Ölü gözlerinin, bir zamanlar diri olan agzindan cikan sözlerden daha cok sey soyledigini siz de goreceksiniz...
Yas 27 :')

Friday, January 15, 2016

Ben bir kadini aglatmamak icin defalarca agladim

Aglayamamak nasil bir sey oyle
Hani, aglamak istersin de aglayamazsin degil
Aglamak istemezsin ama gozunden dokulen yaslara engel de olamazsin
Bu da bir cesit aglayamamak.
Serbestce, ozgurce aglayamadiktan sonra anlami var mi aglamanin
Aglatiyorsan surekli, anlami var mi birini kendine baglamanin
Ben bir kadini aglatmamak icin defalarca agladim
Kadinin gozyasi kutsaldir
Sevdigin kadinin gozyasiysa tanri parcacigidir
Benim tenime dusmeyecekse akmamali o yas gozunden
Ben bir kadini aglatmamak icin defalarca agladim
Baktim ki o da agliyor
Karsilikli dokulen gozyasinin sevgi ormani yarattigini anladim
Kendine degil de karsindakine agliyorsan sen uzgun degilsindir arkadas, asiksindir!
Hangi aski gule oynaya gordun ki?
Ask paylasmaktir, anlayistir
Agirlikli olarak gozyasini paylasmaktir
Anlayis kismi daha cok sağırlıkta kalmaktadir
Mutluluk mu? O sadece sığıların bilebilecegi bir sey. Bana sormayin.
Her neyse.
Ben bir kadini aglatmamak icin defalarca agladim.
Meger o da agliyormus.

Tuesday, January 12, 2016

Tuesday, January 5, 2016

Sen v Ben

Mutluluk veren zaman! Biz oturuyorken sen ve ben

Bir ruh ve iki şekille, sen ve ben


Her şeyi hızlandırır parfüm, kuşların şarkısı,


Biz bahçeye girerken sen ve ben


Acele eder göğün bütün yıldızları bizi görmeye


Ve biz gösteririz onlara kendi Ayımızı sen ve ben


Sözler olmadan sen ve ben, olmadan biz sen ve ben


Sevinçte bitişiğiz, sen ve ben


Şeker çiğner cennetin papağanları o yerde


Biz otururken, tatlı tatlı gülerken, sen ve ben


Sen ve ben gariptir birlikte


Bu kuytu köşede, ayrıdırlar binlerce mil ötede


Birbirini görmeye, sen ve ben


Bir şekil bu tozun içinde, diğeri o ülkede


Orada hiç bitmeyen tatlı cennette, sen ve ben


Saadet zamanı; avluya oturmuşuz, sen ve ben


Endamımız çift, ruhumuz tek, sen ve ben


Bulandıran palavralardan âzâde, gamsız bir keyif, sen ve ben


Sen ve ben, ne sen varsın, ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden…

Pic Hic

Yazmak bir yetenekse eger, ben onu kaybettim.
Ben burada bircok seyimi kaybettim.
Hicbir seye uzulmem de,
Kendimi bulmak icin cok ugrasmistim ben,
En cok da onu kaybettim.
Simdi ise kimse degilim, bir sey bile degilim.
Pictim, hic oldum.
Artik pic bir hic'im.
Ya da hic bir picim,
Artik ne farki varsa,
Ne farkim varsa...