Bir "gölge" olarak yaşamayı tattığında, hiç'in bir anda nasıl da her olabildiğini anlayacaksın...

Wednesday, June 11, 2014

Büyümek Değil de, 'Büyürken' Ne Zormuş Meğerse

isimsiz kağıt parçalarına yazmaya başlamışım farkında olmadan..
üstlerinde sigara yanıkları, gözyaşı tanıkları, hayat sanıkları..
parçalanmış hayatlardan kalan kırıntılar,
hani genelde benim parçaladıklarım..
suçlusu değilim, yargıcıyım parçalananların..
ben verdim kararı, ben verdim onca zararı..
tüm bu mahkeme, tüm bu muhakeme, onca terziler, teraziler,
pişmanlık, kendini kendine hapsetmek;
her yeni pişmanlıkta, bir parmaklık daha zindanıma, ağzıma, boğazıma..
özür dilesem yeri yok, yüzlerine bakacak olsam gözlerimin feri yok,
hediyeler alıp kapılarına bıraksam bir değeri yok,
ne bu yolların gideri, ne giderlerin feneri,
ne de fenerlerin pili.. hiçbiri yok, hiç kimse yok..
diyorum ya; kendimin zindanına kapatmışım kendimi, kendi kendime çektiriyorum işkencemi..
ne onlar bunu biliyor, ne işe yarıyor tüm bu işkence..
düzeltilmiyor işte geçmiş;
büyümek değil de; 'büyürken' ne zormuş meğerse..

Friday, May 9, 2014

Okyanustaki Bilge

Anlaşılmayan şey her tarafta,
Bilinin her şeyse bi'rafta,
Doğana kadar özgürdür insan,
Buralarda özgürlük hep lafta.
Hatırlar insan ruhu az çok,
Bir bedende tutsak - hayat yok,
Giysiler diktirse de bedenine,
Hep kaçmak ister ruh, özgürlüğüne..
Çünkü;
Bir ruhu dikemezsin bedene,
Tutamazsın fikri bir beyinde,
Evreni dolduran bu uğultular,
Sonsuz varoluşa karışırlar.
Sen!
Sevsen de, sevmesen de,
Seçsen de, seçmesen de...
Beyindeki karanlığın yaşamıdır bu.
Göçebedir, gezgindir insan ruhu,
Hep arayıştadır, bilmek ister kim olduğunu,
Çürümek değil, büyümek ister bu okyanusta,
Derine inmek, hep daha da gitmek ister.

Saturday, May 3, 2014

İki Gün Sonraya Doğacakken, Yarına Ölmek

Geçmişi hatalarıyla kabul etmek ne kadar zormuş be.. Geçen gün tam da bu 'keşke'lerin üstüne düşünürken yanıma oturan adamın durduk yere "'keşke' demeyeceksin hiç, onları da sen yaptın, üstlenip dersini alıp yoluna devam edeceksin." konuşmasını yapması.. Bir tür iç hesaplaşma mıdır nedir bilmiyorum..
sevdiğim her şeyi, herkesi zarar verici şekilde sevdiğimi düşünür oldum; bir kadın sevdim, belki de damarına kadar zehirledim tüm sevgimle; bakma, alkolü de çok severim ben, belki de o kadın kadar severim ama şu anki 'keşke'li anılarımın hepsinde alkol var.. ama işte beni ikileme düşüren; şu anki en güzel anılarımın içinde de o kadının olması..

geçmişimden ve içinde bulunan herkesten özür dilemenin yolu var mı ki? özür dilemek bile bi' çözüm olmayacak, bunu zaten biliyorum, bir tür kendini kandırmadır belki de..


eskiden yıldız kaydığında 'sevgilimle sonsuz mutluluk' gibi, 'onun bunun sağlığı bir an önce yerine gelsin' gibilerinden şeyler dilerdim.. bakıyorum da artık yıldız kaydığında bile sadece 'özür' diler olmuşum..

kendime çok mu yükleniyorum onu da bilmiyorum.. bunun adı yüklenmek mi yüzlenmek mi onu hiç bilmiyorum.. bildiğim tek şey dostlarım; büyümek zor iş, gelgelelim her bir zerre sonrasında kendini sorgulayan birisi için bir yerden sonra ne yollar gidilesi, ne müzikler dinlenilesi, ne resimler çizilesi, ve en önemlisi, ne aynalar bakılası oluyor..

daha fazla zehirlemeden bünyeleri, daha fazla kirletmeden zihinleri, daha fazla büyümeden, daha fazla büyütmeden uykusuz geceleri, hala çoğunlukla ergenken, hala kısmen erkenken, hala az biraz erdemken, bir zerre şansım varken..

iki gün sonraya doğacakken yarına ölmenin getirdiği bulutlu cennette çalan şarkının adıdır;
Pearl Jam - Black!

Saturday, February 1, 2014

Alt Tarafı Yürüyordum Kaldırımda

alt tarafı yürüyordum kaldırımda.
aslında kaldırımın alt tarafında yürüyordum öylece.
gizlendim aşağılara n'apayım;
çok gürültülü, çok korkunç dışarısı, yukarısı...
penceremin kıyısında ekmek kırıntılarını yemeye gelen kuşları,
dışarı çıktığımda ayaklarımın önünde biten kedileri,
sabah yürüyüşüne çıktığımda, harabe olmuş kiliseye benimle işeyen köpeği,
sessizliğinin altında yıldızlarını kayırdığım titrek geceyi,
o gecenin altından uğuldayarak kayan denizi,
dergiler vardı eskiden, kitap dergileri,
yolda yaktığım sigara eşliğinde çok da iyi giden Deep Purple kasetimi...
Ne bileyim işte bunları düşündüm ben de,
Oysa alt tarafı yürüyordum kaldırımda.
Hiç çıkmasaydım keşke dışarı.