Bir "gölge" olarak yaşamayı tattığında, hiç'in bir anda nasıl da her olabildiğini anlayacaksın...

Friday, November 30, 2012

Yalnızlık Kervanı


dağılmıştı saçları yorgun bir savaşçı gibi
gözleri kuru bir ağacın gövde rengi,
solgun bakıyordu hayata
fena yıpranmış besbelli

ağır hareketlerle işliyordu saati bile
kapatıyordu gözlerini elleriyle
ya görmek istemiyordu ya görülmek
yeter diye bağırıyordu içinden gizlice

dedim ki

yalnızlık kervanına hoşgeldin
senin de acıların var belli ve derin
gel buyur otur masamıza şenlensin
votkayı sek mi yoksa portakallı mı içersin

yalnızlık kervanına hoşgeldin
kalabalık içindeki yalnızlığı sen de bilirsin
üzülme boş insanlar için boş yere
değmez hiçbirisine ne öfke ne de kin

gözyaşları akmaya başladı birdenbire
başını koyacak bir omuz aradı çevresinde
biz bu kervanda yaşayan insanlar
hazırız birbirimize tüm canımızı vermeye

gülümseyişleri geldi gözyaşlarının ardından
kapattık tekrar kapımızı kimseye acımadan
yalnızlıklarımızın kervanı bu
yaşarız siz salakları umursamadan

Hergün Ölmek, Bir Kere Yaşamaktan Daha mı Güzel Sanki


bekledim yine ölümümün meleğini...
duyunca gelecekti sabah ezanının sesini...
müslüman değilmiş belli ki...

bekledim yine ölümümün meleğini...
geldi ve öğretti bana neye benzediğini...
her sabah gözünü ilk açtığında
solumaya başladığındır ölüm dedi...
kurtar kendini buradan ve
yaşa cenneti yada cehennemi...

hergün ölmek bir kere yaşamaktan daha mı güzel sanki ! 

Hayat Düğümü


Hayat Düğümü
Her yerinden yazmalar sarkan bir dilek ağacı.
Düz yokuşun sonundaki çıplak tepede.
Sarkar gökyüzünden sanki,
Koskocaman.
Ve her dalında kırmızı pembe mavi yazmalar.
Çoğu başarısızlıkla sonuçlanmış bu dualar,

Yine de bir umut kimlerin kimlerin aklını kurcalamaktalar.
Gözlerinizi kamaştırırlar.
Her hayat bir sonraki dala konar.
Ve düğüm olur bütün hayatlar.
Sarı kuru yapraklar kaplar sonbaharda,
Ağacın köklerini.
Gözü kara bir rüzgar gelir,
Alır götürür bütün umutları,

Kırmızı, pembe ve mavi olanları..

Uçuşurken hayalleri insanların etrafında,
En dibindelerken dipsiz kuyunun,
En karanlığındalarken gecenin bi vaktinin,
En başları öne düşmüşken,
Gerçek bir başlangıçtalar.
En safı bu şimdi,
En temizi.


Ve,
Hayat düğümü çözülür birden....

Wednesday, November 28, 2012

Doğa ile Seks


gökkuşağının altındaki sessiz çamların altında...
seviştiğini hayal et bir kere..
özgür bırak rüzgarı,
batırsın çamlar iğnelerini tenine
sesi, sesin olsun..
çığlıkların, dolunayın toprağı aydınlatan ışınlarını titretsin
alkolle damıt ruhunu bedeninden
bir duman gibi yükselt tüm şevkini bu gece
mor pelerinin olsun yine üstünde sadece
bırak notalar çiftleşsin uluyan kurtların ensesinde
yaşamadığını göreceksin tüm bunları farkettiğinde..
"n'apmışım ben" isyan bayrağının altında oturup ağlıcaksın kendince
ve bir yarasa kanadının altına sığınmaya çalışıcaksın
yalnızlıkmış tüm derdin göreceksin..
kalabalıklaşmaya çalışacaksın ve
ilerleyen saniyenin hızlanışını göreceksin...
zaman nasıl da hızla akıyor değil mi...

Gerçek Sesi Arayış


Gerçek sesi sessizlikte aradım
Nabzımın atışıyla hızlanan ritm
Bir maddeye bağımlı kalmış bedenim
Onu istiyordu, beynimi patlatırcasına

Gerçek sesi sessizlikte aradım
Gelen ses bir fahişenin sesiydi
Dün gece koynuma dolanan
Hayatının hiçbir değeri olmayan

Gerçek sesi sessizlikte aradım
Bir tarafım kal derken
Geride bırakacaklarımın hatrına
Diğeri ne önemi var diyordu terkettikten sonra

Gerçek sesi sessizlikte aradım
Bir fısıltı duydum karanlıkta
Gelen ses ölümün sesiydi 
Cehennemin acı çığlıklarında boğulan

Cevapsız Soru


ölümün sessizliğinde yaşıyorum tüm geceleri
ağır ağır çekiyorum tüm saniyeleri
tükeniyor gitgide içimdeki yaşam ümidi
tadamıyorum bedenimdeki son nefesi

içkiye karıştırıyorum ruhumu
kararttı ruhum sonsuzluğu
yok ediyor beni içimdeki kuruntu
düşündükçe büyüyor kafamda cevapsız bir soru

Yitip Gitmenin Hikayesi


bir yitip gitmenin hikayesiydi bu
aç, susuz, nefes bile almadan
karşıya geçmesi gerekiyordu
köşedeki gişeye gidip kadından
bir bilet ve 
dayanabilmesi için biraz daha sevgi istedi
adamı hiç umursamadan bulmaca çözen kadın
bir anda başını kaldırıp adama baktı
tam da gözlerinin içine..
onları hiç ayırmadan bir bilet verdi adama
kadının gözlerinde bir anda
kıyıya vurmak üzere hazırlanmış
şeffaf dalgalar oluşmuştu
dalgalardan bir damla çekti aldı ve
akıttı gözünden çenesine doğru
kendisine de bir bilet aldı sonra kadın
dışarı çıkıp kilitledi gişenin kapısını
kapalı gişeydi artık
bir yanda beşiktaş vapuru
diğer yanda cennete uzanan merdiven
ortasında kudurmuş deniz
kadın, adamın elini tuttu
biletlerini kalp hizasındaki ceplerine koydular
vapura almadılar onları.. cennete de..
karşıya geçmeleri gerekiyordu
yaşamın karşısına...
dalgalar kabul etti biletleri
bir anne gibi sarılıp 
gömdü koynuna onları
aç, susuz, nefes bile almadan
bir yitip gitmenin hikayesiydi bu

Ne Demek İsteyebilirdim ki...


bir balık gibi yaşamak istiyorum bu gece dostum..
anlar mısın bu söylediğimi..
ne demek istediğimi..
başka okyanuslara gitmek, başka sularda solumak..

bir kuş gibi yaşamak istiyorum bu gece dostum..

anlar mısın bu söylediğimi..
ne demek istediğimi..
başka göklere uçmak, başka bulutlarda kanat çırpmak..

bir mahkum gibi yaşamak istiyorum bu gece dostum..

anlar mısın bu söylediğimi..
ne demek istediğimi..
başka hapislere girmek, başka zindanlarda çürümek..

ne istediğim oldu, ne istemediğim..

alakası yoktu oysa..
ama bir ölü gibi yaşıyorum bu gece dostum..
anlamıyorsun değil mi bu söylediğimi
ne demek istediğimi..
başka topraklarda erimek, başka mezarlarda yok olmak..