Bir "gölge" olarak yaşamayı tattığında, hiç'in bir anda nasıl da her olabildiğini anlayacaksın...

Wednesday, May 1, 2013

Gerçekler & Yansımalar

'Aynaya bakmak ne kadar da zor geliyor böyle... Ne olduğumu öğrenene kadar, nasıl olduğumu unutmak üzereymişim meğer.'

Aynayla mı yoksa kendisiyle mi hesaplaştığını o da bilmiyordu aslında. Böyle bir sorgunun önemini ise hiç kimse hiçbir zaman bilemeyecek. Ayna dediğin kendinin yansımasıdır derler genelde; peki ya ayna da birşeyin yansımasıysa?

Bokovski, aynadan kendisini izleyen biri olduğunu düşündü o an. Öyle birşeydi ki; yalnızca o aynaya baktığında izlenildiğini görüyordu. Bu kadar mı yabancılaşmıştı gerçekten kendisine? Ve bu kadar kolay mı yabancılaşmıştı gerçekten kendisine?

Peki ya söyleyip durduğun şu 'gerçekten' kelimesine ne demeli Bokovski? Bu yazının konusu 'yansımalar' olduğu halde, neyin gerçekliğinden bahsediyorsun? Herkes, parçası olmaya çalıştığı herhangi bir şeyin yansıması olmaya çalışıyorsa, o halde parçası olunan şeyler değil midir gerçek olanlar, diye sorar Popoviç, fakat aldığı yanıt karşısında ve aynı anda aynanın da karşısında donar kalır.

Gözlerini kapattığında göremeyeceğin şeyler, aslında yine gerçek olmayacak olan şeylerdir ne de olsa, ta ki gördüklerinin ne kadar gerçek olduğunu 'gerçekten' bilene dek. Gelecekten anılar bile anlatabileceksin o zaman, tıpkı şu an geçmişte hiç yaşanmamışlıkları anlatabildiğin gibi. Kaybettiğin öngörünü bulacaksın 'gerçekten' bildiğinde birşeyin gerçek olduğunu.

O yüzden yalan zaten hepsi; geçmişteki hiç yaşanmamışlıklarıyla ve gelecekten anılarla.

Bırak, senin gerçeğin sende kalsın; bunun anlamı budur dostlar, dedi Çişiko. Edindiğin ve ediniyor olduğun ve edineceğin tüm herşey, sadece ama sadece senin aynandan yansır ve yine sadece ama sadece sana ulaşır. Böyle bir durumda sen ona 'gerçek' demişsin Bokovski; peki ya aynı yansıma Popoviç'te farklı bir şeyse?

Sadece kültürel gerçekler, -toplum içinde uyulması gereken, yazılı olmayan- herkes ile aynı dili kullanıyorsa, o halde neden toplumun bizzat içinde de aynı sorunlar bireysel olarak baş gösteriyor? Yoksa biz hiçbir zaman bir toplum olamadık mı aslında?

Sahi, biz ne için toplummuştuk buraya?

No comments:

Post a Comment