Bir "gölge" olarak yaşamayı tattığında, hiç'in bir anda nasıl da her olabildiğini anlayacaksın...

Saturday, December 1, 2012

Sonsuzluğun Rapsodisi


tüm büyülü saniyeleri yaşıyorum içimde
kaçırmıyorum tek bir tanesini bile
yaşlar birikmeye başladığında gözlerimde
soruyorum tanrıya neden bunlar diye

içimde bir duvar örülür durur hızlıca
dünyaya kapanır tüm gözlerim
ruhum karanlık, bedenim acı çekiyor
ateş tutar oldu nasırlı ellerim

dipten gelen sesleri duyuyorum şimdi
cehenneme daha yakınım sanki
belki de geldi artık sonumun vakti
dönüyor dünya, duruyor zaman deli gibi

ayakta duranları alkışlarım tüm gücümle
saygıı duyarım, özenirim içten içe
bir tutam ölüm var ellerimde
ne zaman serperim diye düşünürüm mezarımın üstüne

toprağım aç, beni arıyor yıllardır
sanırım geldi vakti ayrılığın
kimbilir, belki de bir başlangıçtır
yine de sonudur benim için bu dünyanın

değişti herşey, silüetler bambaşka şimdi
ateşler, şelale gibi dökülen zaman misali
görüyorum ilerde şeytanı, tüm zebanileri
ölmüşüm çoktan, benim neden haberim yok ki
ölüm dediğin, yaşamın içinden bir kesit mi
yaşam dediğin, ölümün bir benzetmesi mi
karşımda duran benim şeytanım mı meleğim mi...

No comments:

Post a Comment